Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Paragrafların açıklığı ve bilgilendiriciliği karşısında büyülendim.
Görülüyor ki dillerin kelimeleri değil fakat sesleri millidir, her dilin kendi iç ve dış mûsikîsi millidir. Türkiye'de bir türlü dikkat edilemeyen, büyük dil hakîkati budur. Hiçbir medeniyet dilinin bütün kelimeleri milli olamaz, fakat "sesi" mutlaka milli olur. Bir de mimarisi milli olur. Yâni, kelimelerin yan yana gelmesinden doğan söz istiifi, bu yan yana gelişlerin yarattığı ifâde âbidesi millidir. Kısaca, "cümle yapısı" millidir. Meselâ Türkçe "fâil + mef'uller + fiil (özne + tümleçler + yüklem) sıralanışındaki büyük "mantık millidir". Devrik cümle milli değildir. O kadar ki Türk ancak telaşlandığı, dili dolaştığı, acele konuşmak zorunda kaldığı, kısaca "şaşırdığı" zamanlar devrik cümleyle söyler. Zamanımızdaki "devrik cümle"bolluğu da böyle bir şaşkınlığın ifâdesidir.
Sayfa 36
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Reklam
Hulâsa olarak: Yahya Kemal 'in şiirlerinde göze çarpan şey "Türkçe duyuş"ve "Türkçe duyuşu Türkçe deyiş haline kalbetmek " şeklinde büyük bir milli sanattır.
"İnsan ömrü sabahleyin açılan ve akşam üstü dökülüp saçılan bir gülün ömrü kadardır!"
Sisypus, bir günah işleyerek büyük Tanrı Zeus'u kızdıran bir Yunan kralıdır. Corinthe kralı Sisypus, bu yüzden ağır cezaya çarpılır: Her gün iri bir mermer kayayı bir dağın tepesine çıkarmak zorundadır. Koca taşı, büyük kuvvet sarfıyla ve şiddetle yorularak tepeye ulaştırır. Fakat taş yine Tanrı emriyle oradan yuvarlanıp dağın eteklerine düşer. Düşen taşı Sisypus tekrar yokuşa sürer, tepeye çıkarmaya koyulur. Anlaşılır ki bu mitos'da hayat yükünü her gün yeniden yüklenen insan'ın bitmez tükenmez mâcerası söylenir.
|Birinci ciltten,3|
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Reklam
Atsız'ı sık ziyaret edenler arasında Yücel Hacaloğlu da vardır: "Liseyi bitirince 1955 yılında İstanbul'a gitmiştim. İlk ziyaret ettiğim kişi Atsız'dı... Atsız'la 1970 yılına kadar, en az haftada iki gün Süleymaniye Kütüphanesi'nde ve ayda bir iki defa da Maltepe'deki evinde buluşurduk. Bu buluşmalarda çeşitli kesimlerden gençler, üstat şahsiyetler, şairler, edipler bulunurdu. Orhan Şaik Gökyay'ı, Prof. Dr. Zeki Velidî Togan'ı, Dr. İzzeddin Şadan'ı, Tahsin Demiray'ı, Çağatay Uluçay'ı, Yılmaz Öztuna'yı, Prof. Dr. Osman Turan'ı, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu'nu, Prof. Dr. Faruk Sümer'i, Prof. Dr. Mükrimin Halil Yınanç'ı, Prof. Dr. Abdülkadir İnan'ı, Nihad Sâmi Banarlı'yı, Mahir İz'i, Necip Fazıl'ı onun yanında görmüş ve tanımıştım." (Hacaloğlu; Körüklü-Yavan 2000: 163).
Gûyâ Avrupâî edebiyâtı tutundurmak için, eski Türk edebiyâtını lekelemek hatâsı, Tanzîmat devrinde başlamıştır.
Eskiler ise,.. o devirlerde bir medeniyete Türk üslûbu'yle girmek demek
Biz iki asırdan beri, sözüm ona, Batı medeniyeti'ne mensûbuz. Buna rağmen, herhangi bir Batı dilini, o dilin edebiyâtına şâheserler kazandıracak kadar iyi bilen tek bir Türke ben rastlamadım. Eskiler ise, mensûbu oldukları İslâm Medeniyeti dillerini, o dillerin en üstün seviyesinde eserler verecek kadar iyi bilirlerdi. Çünkü o devirlerde bir medeniyete Türk üslûbu'yle girmek demek, en kısa bir zamanda, o medeniyetin hâkim milleti olmak demekti.
En iyi medeniyet
Esasen her medeniyet dili, o medeniyete kültür mer­kezliği yapan şehirlerde işlenir. Bu sebeple dünyanın her ülkesinde her dilin en iyi konuşulduğu bir yer, bir bölge bir şehir vardır. Londra İngilizcesi; Berlin Alman­cası ne ise İstanbul Türkçesi de öyledir. Hatta Fransız­lar, bu mevzuda daha ileri giderek, uzun zaman, Paris Fransızcası'ndan da üstün ve merkezi bir sanat lisanı düşünmüşlerdir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.